31 Mart 2014 Pazartesi

"Kuyucaklı Yusuf" Üzerine

Kuyucaklı Yusuf ile aslında hemşehriyiz. Ben Kuyucak'ta büyüdüm ve ailem hala orada ikamet etmektedir. Bunca zamandır bu romanı okumamak benim ayıbımdır. En nihayetinde romanı okuma amacıma ulaştım.

Çok değil, bundan iki ay kadar önce diye tahmin ediyorum. Albert Camus'un Yabancı adlı romanını okumuştum. Yazımın ileriki bölümlerinde içeriğinden bahsedeceğim fakat Kuyucaklı Yusuf'u okumamış olan varsa tavsiyem önce Yabancı'yı okumasıdır.

Kuyucaklı Yusuf, edebiyatımızda taşraya yönelik ilk toplumsal gerçekçi bakış özelliğiyle dikkatimizi çekiyor. Aynı zamanda Yusuf, edebiyatımızın en lirik karakterlerinden biri. Romanda, yetim bir çocuk olan Yusuf'un hayatının bir dönemi anlatılıyor.

Roman Kuyucak'ta başlayıp daha sonra Edremit'te devam ediyor. Yusuf'un memleketinden uzak kaldığı bu dönemde normal bir insandan farklı psikolojide olduğunu görüyoruz. Eğer Yusuf'un psikolojisini başka bir romanın kahramanına benzetecek olursak aklımıza ilk gelen Meursault olur. Kuyucaklı ile Meursault'un benzer yönlerini karşılaştıracak olursak;

- Her iki kahraman da içinde yaşadığı toplumun bireylerine karşı nötrdür. Onlarla yakınlık kurmazlar. Meursault'un roman boyunca kurduğu yegane arkadaşlık cinayet işlediği bölümdeki karakterlerdir. Yusuf da önceden bir iki arkadaşa sahip olmasına rağmen hiçbiriyle samimiyet derecesine ulaşamamıştır.

- Her iki kahraman da konuşmayı pek sevmez. Yusuf, Muazzez'le evliyken, onu çok sevmesine rağmen konuşmaktan çok sessiz kalıp onun gözlerine bakmayı yeğlemiştir. Meursault da kendine sorulan soruları baştan savarcasına kısa cevaplarla cevaplardı.

- Kuyucaklı ile Meursault da dikkat çeken diğer bir benzerlik, iç dünyalarında hissettikleri boşluktur. Yusuf bu boşluğun farkındadır ve Muazzez'e aşık olmasına rağmen, aşk duygusu onun içindeki bu boşluğu kapatamaz ya da aşkı ona yaşama sevinci vermez. Meursault da yaşadığı hayattan ne nefret eden ne de içi yaşama sevinci dolu olan bir karakterdir.

- Kahramanların ölüme karşı hisleri de aynıdır. Yusuf 9-10 yaşlarında ailesinin gözü önünde katledilmiş olmasına rağmen ağlamamış, sakinliğini korumuştur. Üvey babası Selahattin Bey'i sevmesine rağmen, onun öldüğü bölümde yine ağlamamış, sakinliğini korumuştur. Bu bölümde bir üzüntü belirtisi olarak, Sarı Müezzin'in, Selahattin Bey'in salasını verdiği zaman içinde duyduğu ürpertiyi söyleyebiliriz. Meursault da öz annesinin ölüm haberini aldığında ağlamamış, ölüm haberi onu etkilememiştir. Zira annesinin tabutunun başında beklerken sigara yakıp, kendine ikram edilen kahvenin tadının beğendiği bölüm annesinin ölümünden daha çok yer tutmuştur. Zaten bu olay onun yargı sürecinde başına bela olmuştur. Ayrıca Meursault'u bu açıdan Kuyucaklı ile karşılaştırmamı saçma bulanlar olabilir. Çünkü o, bu hissizliği cinayet işledikten sonra da hissedecektir. Ama bu aşırılık romanın savunduğu tez ile açıklanabilir. Fakat bu konudaki tek ayırt edici nokta şudur: Yusuf, Muazzez'in ölümünden sonra ağlamıştır.

- Meursault'un tanrıya inanmadığı açıkça belirtilmiştir fakat Kuyucaklı'da böyle bir şey belirtilmemiş olmasına rağmen, onun din ile ilgili herhangi bir eyleminden -Selahattin Bey'in cenaze namazına katılması hariç- bahsedilmemiştir

Bu iki karakterin farklı olan taraflarından dikkat çeken bazı noktaları da sıralamak gerekirse;

- Yusuf, Meursault'a göre daha romantik bir karakterdir. Zira o, sevdiği kadının yaptıklarının cezasını Muazzez'e değil, onun annesine keser. Ayrıca namus ve şeref olguları yüzünden cinayet işleyebilen bir kahramandır. Meursault böyle bir durumla karşı karşıya kalmamıştır ama o böyle bir durumda olsaydı, her şeyde olduğu gibi yine hissizce davranacağını düşünmek yanlış olmazdı diye düşüyorum.

- Yusuf, Meursault'a göre ahlak ve toplum kurallarına daha bağlı bir karakterdir. Kız kardeşini koruyup kollar. Çocukluk anıları anlatılırken, mahallenin çocuklarından biri ona laf ettiğinde çocukla kavga etmiş, onu dövmüştür.

Daha detaylı bir karşılaştırma, okumayanlar varsa onların heyecanını keseceği için yazımı burada sonlandırıyorum sevgili okur. Kalemim yettiğince, okuduğum bazı romanları sizin için inceleyeceğim.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog'umun gizli bir günlük olmadığını bana ispatlamak için lütfen yorum yapın :)