29 Mart 2014 Cumartesi

Yanlış İfade

Türkçe'nin tarihine bakıldığında en eski metin olarak kabul gören eser; Orhun Kitabeleri'dir. Ama ben Türkçe'nin bundan daha eski bir geçmişe sahip olduğunu düşünüyorum. Çünkü Orhun Kitabeleri'nde kullanılan dil tamamen edebiyat dilidir. Bir dilin en eski döneminde o dil, bu kadar kullanışlı ve estetikse o dilin gelişmiş bir dil olduğunu ifade eder.

Kitabelerde oldukça akıcı, yalın ve söz öbekleriyle (deyimler ve ikilemeler) kullanılan bir dil vardır. Didaktik bir yapısı var kitabelerin. Yöneticiler adeta halka hesap veriyor. Ki bu da sosyal devlet anlayışının olduğunu gösterir.

Bu yazıya başlama amacım kitabelerin özellikleri ya da Türkçe'nin tarihi gelişimi değil. Yukarıdaki iki paragrafın amacı sadece yumuşak bir giriş içindir. Sözü uzatmadan sebeb-i telif'e geçeyim:

Bundan yarım saat önce annemle konuştum. Bana bir olay anlatırken yanlış bir ifade kullandı ve bu da olayın seyrini, dinleyicide -yani bende- tam tersi şekilde değiştirdi. Annem konuşurken "son dakika gölü attı" dedi. Zaten deyim yanlış kullanıldı. "attı" değil "yedik" olacaktı. Konuşmamız acayip bir hal aldı. Çünkü anlatılmak istenilen şey yanlış anlaşılmıştı ve bu hatanın nedeni dinleyicide değil anlatıcıdaydı.

Türkçe zengim bir dildir. Bunu bir klişe olarak söylemiyorum. Gerek yazımın başında belirttiğim özellikler gerek dilimizdeki deyim ve atasözü sayısı, ikileme türetimi, kelime türetimi gibi yapısal özellikler oldukça fazla. İletişimin kopmaması için söylediklerimize dikkat etmeliyiz. Türkçe esnek bir dil ve bu özelliği yüzünden kelimeleri ve kelime gruplarını doğru kullanmak gerekir.

Ve siz, değerli okuyucum/okuyucularım bunu bir nasihat olarak değil, bir rica olarak görmenizi rica ediyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog'umun gizli bir günlük olmadığını bana ispatlamak için lütfen yorum yapın :)