12 Mart 2014 Çarşamba

Ben hiç kötü adam olamadım!

Dünya... Güneş sistemi içinde üçüncü sıradaki gezegen. Üzerinde yedi nokta bilmem kaç milyar insanın yaşadığı yer... Ve bence bu insanların büyük çoğunluğu yavşak. Yedi milyar insanı düşündüm de sadece kendi hayatımda "yavşak" diyebildiğim en az on insan evladı var. Herkesin hayatında bu insan parçacıklarından vardır. Belki de ben bir başkasına göre "yavşak"ım. Kim bilir?..

Her neyse. Başlığımıza geri dönelim. Ben hiç kötü adam olamadım demiştim. Kısmen doğru, kısmen yanlış. Elbette benim de yanlış yaptığım şeyler olmuştur. Birine karşı bir hata yapmışımdır. İnsanız, çiğ süt emdik ama bazıları var ki -"orospu çocuğu" desem yine insan olurlar- dünya üzerindeki hiçbir dilde karşılıkları yok. Bu düşüncemde objektif olamayabilirim. Çünkü şu ana kadar yediğim kazıkların sayısı hayli fazla. Durum böyle olunca, bu konuda insan duygularını yok sayamaz.

Kötü adam olmayı ister miydim acaba? Sanırım isterdim. Elbet sizin de hayatınızın içine eden insanlar vardır. Sadece rollerinizi değişin. Siz ona karşı ne yaptınız ki arkasından sövmekten, beddua etmekten başka?.. Şimdi kötü adam olayına geri dönelim. Bu tanımdan kastım sağa sola zulmetmek değil, sadece kendi hayatımdaki adaleti sağlamak. Bir nevi Robin Hood'luk benimki. Zenginden çalıp fakire veriyor, biliyoruz. Ama çaldığı için suçlu sonuçta. Ama insanların sırtından para kazanıp, onların hakkını tayin etmeyen zenginlerden de halkın parasını geri alıyor diyebiliriz. Neyse felsefeyi filozoflara bırakalım. Benim istediğim de işte bu. Bana yapılanları, yapanlara geri ödetmek, yani intikam almak istiyorum.

Sinirlenince, aklıma bir dünya intikam, işkence sahneleri geliyor. Ama hangisini yapabildim bugüne kadar? Cevap: Hiçbirini. Bugün de bir şeye sinir oldum mesela. Mevzu bahs olunan şahsın kafasını baseball sopasıyla kırıp, cesedine karşı bir sigara yakıp içmek ve sigarayı kafatasının ayrılan kemikleri arasından beyninde söndürmek istedim. Ne kadar canice değil mi? Yoksa mükemmel bir plan mı? Hayır, canilikten başka bir şey değil bu.

Biz bunları anca filmlerde ya da hayallerimizde görürüz. Biz örf ve adetlere göre yetiştirildik. Biz her gelen misafirin -sevsek de sevmesek de- elini öptük. Topumuzu kesen, mahallenin yaşlı adamına/kadınına saygımızdan dolayı küfür bile etmedik. Biz, Avrupai kültürlerin etkisini milletimizde hissettiremediği, dejenere olmayan o son nesiliz. Velhasılı bizden kötü olmaz. Murat Menteş'in cümleleri hislerime tercüman olacak sanırım:
"...Fakir ama onurluyduk. Çünkü tarihimiz bize kudretten, zenginlikten bahsediyordu. Şarkılarda daima taptaze bir umut çınlıyordu. Felekle kapışıyor, çaresizliğe meydan okuyor, yer sofralarında yürekten şükrediyorduk..."* 
Şimdi durup düşündüm de ben hiç kötü adam falan olamam. Ben bildiğim gibi olayım, uslanmayayım hiç. Varsın millet kazık atsın bana. Onların da arkasından bir düzine küfür yakar, sonra zamanla olan biteni de unuturum. Hem zaman neleri unutturmadı ki?..

* - Murat Menteş, Korkma Ben Varım, s.82

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog'umun gizli bir günlük olmadığını bana ispatlamak için lütfen yorum yapın :)