19 Mart 2014 Çarşamba

Kalıtım

Bugün yeni bir şey öğrendim rüyalarla ilgili. Ben çok rüya gören biriyim ve bu öğrendiğim şey de rüyalarımda sıkça rastladığım bir olay. Rüya denince aklımıza bilinçaltı geliyor değil mi? İşte bu öğrendiğim şeyi duyunca siz de en az benim kadar şaşıracaksınız.

Rüya dedim de aklıma Inception geldi şimdi. Hani bir sahnede karakter uyanmak için irkilmek, düşme hissinin yaşanması gerekir diyordu? Öğrendiğim bu şey de bununla doğrudan alakalı. Neyse sözü daha fazla uzatmadan konuya girelim:

Hemen hemen hepimiz rüyalaramızda bir yerlerden düşeriz ve tam yere çarpacakken uyanırız. Hiç düşündünüz mü neden tam o anda uyanırız diye? Ben düşünmemiştim. Bunun nedeni ta ilk insanlara, atalarımıza dayanıyormuş. İnsanoğlu avcılık-toplayıcılık döneminde; hocalarımızın bahsettiği, insanların o ağaç kovuklarında, tepelerinde yaşadığı dönemler hani? İşte o zamanlarda insanlar uyurken ya da herhangi bir nedenle ağaçtan düşerlermiş. Bu kaza sonucunda ya ölüm ya da sakat kalırlarmış. Dönemin şartları hayal edildiğinde -ki insanoğlu o zamanlar doğayı katletmeyi daha keşfetmemiştir- ağaçların şimdiye göre daha büyük olması normal. İnsanların ağaçtan düşerken yaşadıkları bu tecrübe RNA'lar dolayısıyla nesilden nesile aktarılıp bugünlere gelmiş. Yani rüyamızda gördüğümüz şey, aslında atalarımızın edindiği tecrübeymiş.

Bunu, yazılarımın konularının farklı olmasını istediğim için yazdım. Tabi bir de öğrendiğim bu bilginin beni hayrete düşürmesinin etkisi de yok sayılamaz. Ama düşünüyorum da sürekli şikayet yerine arada böyle yazılar da yazmalıyım. Haddizatında okuyucum velinimetimdir, onu hoş tutmak gerekir diye düşünüyorum. Bu düşüncemle ilgili olumlu/olumsuz görüşlerinizi bekliyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog'umun gizli bir günlük olmadığını bana ispatlamak için lütfen yorum yapın :)